Hepimizin
bildiği “karanlığın en koyu olduğu an
aydınlığın en yakın olduğu zamandır” sözünün gerçekliğini görünce oturup bu
hususta iki kelam etme gereksinimi duydum. Bazen bilhassa bizim yaşıtlarımızın
içine girdiği dipsiz kuyuları da göz önünde bulundurarak aslında biraz da zorda
kalmak, istemek ve başarmak üçlemesinin nasıl mümkün olduğunu önemli bir örnek
ile anlatmak istedim. Zor duruma düşen ve bu zorluğu aşmak isteyen ve bu
isteğini inanılmaz bir başarıya eviren bir hayat hikâyesine nicedir şahit
olmuştum ancak bugün yakından bir kere daha gördüm.
Çilek
Genç Odası dediğim zaman bunun ne olduğunu soracak çok az insan var sanırım ülkemizde.
Bırakın ne olduğunun bilinmesini belki de bizim nesilden hemen iki kişiden
birinin ya kendi odası ya da bir akrabasının veya arkadaşının odası bizzat
Çilek Genç Odası’dır! Hatta Çilek adı sınırları aşmış bugün Çilek, toplam
5 kıtada, 444 satış noktasına, 2.000 çalışana, 60.000 m2 satış alanına ve
yıllık yaklaşık 220 milyon TL'lik perakende ciroya sahip hale gelmiştir. Peki,
hiç merak edip bu markanın hikâyesini okudunuz yahut araştırdınız mı? Aslında
bu konuda ciddi eksiğimiz var. Gözümüzün önünde, burnumuzun dibinde yaşanan
gerçek başarıları göremiyor yahut görsek bile bunu kendimizin de yapabileceğini
hiç düşünmüyoruz.
Çilek 1995
yılında tam da ailenin üzerine kara bulutlar çöktüğü zaman alınan bir karar ile
kuruldu. 3 kardeşten en büyüğü Mustafa Çilek ODTÜ mezunu bir mühendis, ortanca
Muzaffer Çilek dede – baba mesleği olan bakırcılığı sürdüren bir esnaf ve en
küçük Muharrem Çilek ise Türk Silahlı Kuvvetleri’nde üsteğmendi. Hepsinin
kendisine göre bir gelecek kurgusu vardı. Birisi rütbelerini birer birer
yükseltecek, diğeri yeni ofisinde işlerini büyütecek ve ötekisi de bakırcı
dükkânını büyütecekti belki. Ama işler hesaplandığı gibi gitmedi ve üç kardeşin
de kendi bireysel kariyerleri tehlikeye girdi. Muzaffer’in bakır dükkanı
işlemez hale geldi plastik kap-kacaklar moda olmuştu. Muharrem ise “yüksek tansiyon” nedeniyle askerlik
mesleğini bırakmak zorunda kaldı ve Mustafa’nın yeni ofisinin kirası bile
ödenemiyordu. Hal böyle olunca 3 kardeş kafa kafaya verip bu girdaptan çıkmanın
yollarını aramaya başladı ve İnegöl’ün ünlü mobilya sektörüne adım atmaya karar
verildi. Önceleri klasik mobilya ile yola çıkan Çilek kardeşler sonra “fark yaratmak” hayali ile klasik
mobilyayı terk etti ve genç odası tasarım ve üretimine yöneldi. Bugün Superbrands
International tarafından verilen, mobilya sektöründe Türkiye'nin tek
Süpermarkası ödülünü alan Çilek böyle kuruldu. Süpermarka olmaktan tutunda
kalite belgelerinden en beğenilen şirket ödülüne kadar Çilek’in hikayesi
başarılarla dolu. Umarız bir gün fırsatını buluruz ve bugün Çilek Genel Müdür
olan Muzaffer Çilek’ten bunu tüm detayları ile dinleyebiliriz.
Ancak bu
hikâyede dikkat edilmesi gereken bambaşka bir husus var. Çilek kardeşlerden
belki de en girişimci ve sosyal olan Muzaffer Çilek sadece bir şirket genel
müdürü değil aynı zamanda tarihine sahip çıkarak bugün üzerine düşen görevi
yerine getiren bir aktivist. Bosna-Hersek ile İlişkileri Geliştirme Merkezi (BİGMEV) Yönetim Kurulu Başkanlığı
görevini yürüten Muzaffer Çilek “Boşnak”
olmanın sorumluluğunu üzerinde hissederek böyle bir girişime öncülük etmiş ve
bu vakfın tüm masraflarını da bizzat üstlenmiş. Türkiye ile Bosna – Hersek
arasında ilişkileri ilerletmek, sözde kalan “kardeşlik” vurgusunu gerçeğe
taşımak ve ticarette gerçekleştirdiği başarıyı sosyal bir sorumluluk ile
Bosna-Hersek / Türkiye ilişkilerine aktarmak için kurulmuş BİGMEV. Türkiye’nin
Bosna–Hersek’e yatırım yapan ülkeler arasında 11. Sırada bulunduğu gerçeğini
değiştirmek ve bu ilişkiyi daha ileriye taşımak amacıyla Türkiyeli ve Bosnalı
yatırımcıları, iş adamlarını, akademisyenleri ve kanaat önderlerini bir araya
toplamış. Bugün Bosna–Hersek’te hangi yatırım alanları fırsat oluşturuyor,
Türkiye’den hangi sektörlere yatırım yapılabilir gibi soruların cevaplarını BİGMEV’de
bulabilirsiniz. BİGMEV bu fırsat alanlarını sunmakla kalmamış ve bizim
kültürümüzün kötü yanı olan duyarsızlık ve ilgisizliği de ortadan kaldırmak
amacıyla dosyalar hazırlayarak ilgili sektörlerdeki girişimcilerin ayağına
kadar gitmiş. Eğer Bosna-Hersek’te bir yatırım yapılacaksa ve devlet ihalesi
varsa BİGMEV bu yatırım imkânlarını bizzat devlet yetkililerinden öğrenip
Türkiye’deki yatırımcılara sunuyor. Temel amaç, Bosna-Hersek’in sadece “börek, Mostar ve güzel Boşnak kızları”
ile anılmasını değil aynı zamanda fırsatlar oluşturan yatırım alanlarını da
gözler önüne sermek ve Bosna-Hersek’in yapılanma sürecinde Türkiye sermayesini
ön planda tutabilmek. Tabii ki benzer bir şekilde Bosna-Hersek’in Türkiye’ye
olan ihracatını da arttırmak.
Yukarıdaki
girişimcilik öyküsünü uzun zamandır biliyordum. Muzaffer Çilek beyefendinin “Bosna Sevdasını” da işitir ve
gözlemlerdim. Hali hazırda babam da yaklaşık 7 yıldır Çilek’te çalışıyor. Bu
satırları çok önce de yazabilirdim lakin bugün kendisi ile görüştüğümde bambaşka
bir şeyi daha keşfettim. Bu aslında Muzaffer Çilek şahsiyetinde hepimizi
ilgilendiren bir husus diye düşünüyorum. “İstemek ve başarmak yetmiyor, duyarlı
ve sorumluluk sahibi olmak gerek” Ülkemizde Muzaffer Çilek gibi nice iş insanı
vardır elbet. Hepsinin kendi ilgi alanları ve o alanda önemli başarıları da
bulunmaktadır. Fakat Muzaffer Çilek gibi olanı gerçekten azdır. Karşısında
oturan 4 genç insanın inancını okuyan, bu inanca samimiyetle yaklaşan ve yapıcı
eleştiriler gerçekleştiren, tüm bunları yaparken bulunduğu konumla ilgili
herhangi bir “büyüklük” göstermeyen
birisi Muzaffer Çilek. Biz kendisini ziyaretimizde maddi beklentilerimizden öte
manevi olarak bize kattıkları ile yarına daha pozitif bakıyoruz. Karanlık
çökerken yeni bir fikirle aydınlığı yalnız kendisine değil birçok insana
verdiği iş imkanı ile etrafına getiren, para kazanmakla kalmayıp hayata karşı
sorumluluk hissederek en önce ülkesi ve kendi kimliğine hizmet eden ve en
önemlisi genç arkadaşlarına “tecrübesizsiniz,
siz bilmezsiniz, o öyle olmaz” demek kolaycılığına kaçmayıp onları
dinleyerek ümit aşılayan ve cesaret veren kaç tane insan var şu dünyada…
Teşekkürler Muzaffer Çilek!
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder