6 Mayıs 2013 Pazartesi

Deniz-Hüseyin-Yusuf ve Biz



Çok şükür sosyal medya var  ki hassasiyetlerimizi, duygu ve düşüncelerimizi gerek yakın gerek uzak çevrelerle kolaylıkla paylaşabiliyoruz. Eskiden daha çok takvim yapraklarına bakar ve "tarihte bugün ne olmuş" kısmına ilgi duyardım. Şimdilerde twitter, facebook vs. adeta bir takvim yaprağı. Böyle olmasının olumsuz yanları da mutlaka vardır ama sanırım en olumlu yanı isteseniz de istemeseniz de sizi gündemin içine sokabilmesi.

Takvim yapraklarına baktığımızda her daim anlı-şanlı eski günleri görmek mümkün ama takvim yapraklarına yazamayacağımız kadar kirli ve takvim yapraklarında olmamasına rağmen unutamayacağımız kadar acı olan günlerimiz de var. Maalesef uzunca bir dönem kendi kendimize çok zarar verdik. Halkımızı bombaladık, yaktık, ensesine kurşun sıkıp bir köşeye bıraktık. Bunları bizzat kendi ellerimizde yaparken belki de unutulur sandık fakat hiç bir gerçeğin üzerini örtemedi karlar, normalleştikçe şeffaflaştık ve şeffaflaştıkça acımızı, acılarımızı anabilmek-yaşayabilmek hürriyetine ulaştık-ulaşıyoruz. Elbette daha çok yüzleşmemiz olacak, henüz yolun sadece başındayız.

Bugün elimize takvim yaprağını aldığımızda 1972 yılında gençlerini katletmiş bir ülke olduğumuz yazmayacak ama hepimizin zihninden de ne Deniz ne Yusuf ne de Hüseyin kolay kolay çıkmayacak. Sadece asılmasına engel olmak isteyenlerin değil  asmak isteyenlerin de hafızasında yaşayacak bu isimler. Katil öldürdüğünü nasıl unutsun!

Sıklıkla kullandığım bir tabir vardır; zahmetsiz rahmet olmaz. Elbette ne gönül isterdi ne de böyle bir zahmet bahanesine sığınmak doğru ama bugünden baktığımda yaşadığımız tüm acıların hepimizi, toplumumuzun her katmanını olgunlaştırdığını görmemek de mümkün değil. Bugün bizzat içinde bulunduğum gençlik çalışmalarına şöyle kabataslak, üstünden geçerek baktığımda bile ülkemizin de insanlarımızın da darağacına gönderdiği gençliğinden büyük dersler çıkardığını görüyorum. 

Gençlere konuşacak, fikirlerini eyleme dönüştürecek (hep söylediğim gibi şiddet-ırkçılık-nefret suçları hariç) fırsatlar oluşturmayıp ve hatta konuştukları, düşündükleri için onların yaşama alanını daralttığınızda karşımıza çıkan tablo takvim yapraklarına yazmaktan utanacağımız şeyler oluyor. Deniz-Yusuf-Hüseyin bu örneklerden sadece biri. Bunun gibi nice gencine işkence etmiş, ömürlerinin baharını  hücrelere tıkarak kışa çevirmiş ve nihayetinde öldürmüş bir geçmişten ve devletten bahsediyoruz. 

Bugün ise tablonun çok farklı olduğunu söylemek mümkün. Gençlik STK'larının her yeni günde birbirinden farklı kitlelere hitap eden etkinlikler gerçekleştirdiği, ülkenin en tabu, en konuşulması sakıncalı konularını medenice konuşup tartışabildiği ve en önemlisi de bizzat devletin buna alan açtığını gördüğümüz bir tablo var karşımızda. Bizzat başkanlığını yürüttüğüm TUİÇ'in etkinliklerinde çok farklı düşünen gençlerin bir araya geldiğini, iktidarı-hükümeti eleştirenin de destekleyenin de aynı masada oturup fikir yarışı yaptığını, şiddet olmadığı sürece masada her şeyin konuşulabileceği şiarının hakim olduğunu gördükçe dün çekilen çilelerden, yaşanılan kayıplardan dersler aldığımızı ve hatta bu görece demokratik ortamı biraz da onlara borçlu olduğumuzu düşünmemek mümkün değil.

Bugün 6 Mayıs 1972'yi anıyorsak, yaptığımız projelerle devletin politika yapım süreçlerine dahil olabilmemiz gerekir. Eğer Deniz-Yusuf-Hüseyin ve daha niceleri bizler için bir anlam taşıyacaksa bu ancak entelektüel bir çabaya dönüşerek olabilir. Bir başka açıdan da devletin katlettiklerinin bugüne ve biz gençlere birer mit, dogma, kahraman olarak miras kalmasındansa birer ders olması sanıyorum yitirdiğimiz tüm canlara da yapılabilecek en büyük geçit törenidir. Başka bir ifadeyle; Atatürk'ün sözlerini, fotoğraflarını paylaşmakla Atatürkçü olunmayacağı gibi Deniz-Yusuf-Hüseyin anılırken de benzer bir hataya düşmemek gerekir. Bu hususta da Üstat Necip Fazıl'ın şu sözleri ilham kaynağı oluşturabilir; "Kim var?" diye seslenilince, sağına ve soluna bakmadan fert fert  “ben varım!” cevabını verici, her ferdi “benim olmadığım yerde kimse yoktur!”  fikrini besleyici bir dava ahlakına kaynak bir gençlik…

Eleştirilerinizi tweetleyebilirsiniz: @burakyalim

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder