4 Eylül 2010 Cumartesi

Bizim Sokağın Halleri

    Bizim sokak için söylenecek çok uzun lafzımız yok. Seneler evvel yaşanan bir olaydan ibretle girelim konuya.
     
 O zamanların tebaası yani bugün deyişiyle vatandaş çıkmış meydana bağırıyor: “Şarap haram, şarap haram, şarap haram…”
    
 Tırnak içerisinde çağdaş, modern bir zat-ı muhterem cevaben: “ Be adam üzüm helalse şarap neden haram?”
    
 Bu cevaba diyecek pek bir şey olmadığını sanan modern, çağdaş insan kişisine cevap tokat gibi geliyor. Pek bir şey bilmediği düşünülen tebaa kişisi: “Muhterem o zaman sana karın helal de kızın neden haram?”
    
 Sokakta, hani bizim sokak dediğimiz yerlerde dolaşıyorum. Konu elbette referandum ve birisi bir kâğıt uzatıyor, “buyur Reis sana da verelim, senin de bir “hayır”ın olsun” diyor. Neden diye sormanın lüzumu olmalı, bir kahvenin bile hatırı olduğuna göre diyerek yakınlaşıyorum konuya. Detaya gerek yok, mevzu bahis değişiklik “pentagonda hazırlandı” diyor.
    
 Sokakta dolaşmaya devam ediyorum ve konu hiç değişmiyor. Bir muhterem yine aynı tavırla konuşurken şahit oluyorum. “Recep Tayip Erdoğan boynuma bıçak dayasa “evet” demem” Pas geçme hakkım olduğunu düşünerek yürümeye devam ediyorum. Ne de olsa sokak epey uzun ve konu muhtemelen hep aynı. Biraz daha adımlarım ilerliyor, birisi dedikodumu yapmakta, “Bizim Burak “evet” diyecekmiş, yazık, yazık, yazık…” Konuya girmek istiyorum ama biliyorum yüzüme söylenmediğine göre, bu konu arkamdan konuşulası bir şey.
    
 Yürümekle yollar aşınmaz demiş ya Demirel, ben de devam ediyorum yürümeye ve tabiî ki düşüncelere dalıyorum. Az önce şahit olduklarımın içinde ben neredeyim? “Burası bizim sokak değil mi yahu” diye sorguluyorum kendimce her şeyi. Ve aklıma geliyor seneler önceki mesele, “şarap haramdır, üzüm haram değilse şarap neden haram ve tokat gibi cevap “karın helalse kızın neden haram”…
    
  “Bir cahil diye bağırdığı zannı ile adama müdahale eden devletlü zat-ı muhterem tokat gibi bir cevap almıştı seneler evvel” diyorum içimden. Şimdi acaba tokat gibi cevap kime kim tarafından ne şekilde verilecek. Bizim sokağın halleri biraz karışık bu ara ama benim duruşum net. “Evet” diyorum demokrasi inancıyla, yetmez diyorum ama yetebilecekleri görebilmek için “evet” işaretliyorum. Ama sevindiğim mesele şu, eskiden sokakta konuşanlar belliydi, şimdi ise herkes konuşuyor. Söz gümüşse sukut altın bile olsa, o evreye geçene kadar en azından herkesin konuşabilme cesaretini kutluyorum.
 
(Herkesin Kadir Gecesi Mübarek Olsun)


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder