15 Temmuz 2012 Pazar

Kapasite Meselesi: 10 Yılda 15 Milyon Genç ve Suriye


 Burak Yalım burakyalim@haberx.com 
01.07.2012 18:35
Kapasite Meselesi : 10 Yılda 15 Milyon Genç ve Suriye


Türkiye’nin bir jeti düşürülüyor, iki pilotu -ölü veya diri- halen daha ortada yok. Düşen jet Amerikan malı vuran roket Rus... Olay Suriye ile Türkiye arasında gibi görünen bir küresel hegemonya meselesi. Sıfır sorun olmuş sırf sorun, bu AK Parti’nin dış politikası da zaten başından beri tutarsızdı ve-veya AK Parti savaşa girmeyecek kadar sağduyulu bir iktidar ve dostluğumuz kadar gazabımız da büyük olacak ama dur bir dakika olay başka, hem zaten milli meseleyi siz nasıl AK Parti’nin başarısızlığı olarak görürsünüz..! Dalkavuk ve hain misiniz!?
Siyasi angajmanlarımız veya olaylara bakışımızın siyasi tercihlere göre şekillenişi o kadar bariz ki, savaş çığırtkanlığı yapanlar ve iktidarı suçlayanlar ile itidalli olduğu iddiası ile iktidarı kollayanlar arasında gelip gidiyoruz. Başbakan Erdoğan çevir kazı yanmasın durumunda neyi nasıl açıklarımın derdinde müzmin muhalefet Kılıçdaroğlu ve Bahçeli iktidara talip olmak yerine iktidarı düşürmenin derdinde… Arada çok fark var! İktidara talip olmanız için mevcut iktidarı kötülemek değil yapamadığı ve göremediği şeyi yapmak ile söylemek varken yaptıklarına alternatif üretmeksizin karalamak kadar işte.
Anketlerde AK Parti halen daha %50’nin üzerinde görünüyorsa bunun bir anlamı olmalı ve bu anlam benim nazarımda kötüye gidişimizin nişanesidir. Ustalık dönemine gelmiş birini tehdit edemeyen çırak mı utansın yoksa ustalığı çıraklığından berbat olan mı bilemiyoruz. Görünen ve gösterilen ustaya tevessül ve hatta tahammül edişimiz biraz da bundan ileri geliyor herhalde.
Türkiye’nin Suriye’ye savaş açması felaket olur o ayrı bir konu ama zaten o savaşı açabilecek bir kapasitesi mevcut mu diye hiç sorgulamıyoruz sanırım. Alt okumaları buram buram Osmanlıcı olan ve içimizi okşayıp hoşumuza giden retorik/söylem fiiliyatta neye tekabül ediyor sizce? 1974’te anladığımız bir şey vardı; o da kendi uçağımızı, silahımızı, cephanemizi vesairesi ile milli savunmamızı tesis etmemizin kaçınılmaz olduğuydu ve o gün bugün kör topal ilerliyoruz bu yolda.
Henüz bir hafta kadar önce Hür Kuş’a binebilecek kadar geciktiğimizin farkında olmalıyız artık. Zaten Hür Kuş adlı savaş uçağını yapan ekibin başındaki kadın mühendis de (kadın vurgusu önemli) ifade ediyor çok geç kaldığımızı, bu zamana kadar bunu yapabilirdik diyor. Niye yapmadık sorusuna aranacak cevabı ise bir seyahat esnasında havacı subaydan dinlemiştim; Amerikalılar sizin yerinize biz yaparız demişlerdi ve biz de kolaya kaçmıştık. Eh Amerikalı yapınca Rus da indiriyor aşağı, işte gördük. Biz yapsak daha iyisi olur muydu bilmem ama en azından Suriye semalarında dolaştığında Rus füzesine vurulma riski daha az olabilirdi.
Hatırlar mısınız 10 yılda 15 milyon genç yaratmıştık her yaştan! Ayrıca demir ağlarla da ördük anayurdu 4 baştan! O yüzden bugün Suriye’ye açacağımız savaştan da açık alınla çıkabilir miyiz mesela? 10 yıldaki her savaştan öyle çıkmışız ya! Ama 10 senedir AK Parti’nin yönettiği bir ülke olarak bunu yapamayız, bunlar memleketi sattı! 1923’ten bugüne biriktirdiğimiz sermayeyi, oluşturduğumuz milli savunmayı, yetiştirdiğimiz insan kaynağını, denizciliği, havacılığı, karacılığı ve hasılı tüm KAPASİTE’mizi bunlar 10 yılda yok etmeseydi şimdi biz var ya dünyaya meydan bile okurduk! Ama işte neylersin bu AK Parti sıfır sorun diyerek, Araplara yüz vererek, Emperyalist ABD ile işbirliği yaparak ve Büyük Ortadoğu Projesine eş başkanlık ederek memleketin tüm birikimlerini(!) alt üst etti ve bu hale geldik.
Şimdi oturup başımızı ellerimizin arasına alıp derin derin düşünmek ve bir muhasebe yapmak zorundayız. Dün ne yaptık, bugün ne yapıyoruz ve yarın ne yapmalıyız? Dünyanın en önemli coğrafyasında bulunduğumuz için dünyanın en önemli gücü ile ittifak edip zaman zaman o gücün istekleri noktasında mı pozisyon belirleyeceğiz, zira kapasitemiz kendi başına hareket etmeye yetecek boyutta değil. Yoksa kapasitemizi arttırma işine daha fazla sarılıp mümkün olan en kısa zamanda daha kolay manevra yapabilecek bir konuma mı geleceğiz? Kimsenin birincisini tercih edeceğini sanmıyorum ama ikincisinin de kolay bir şey olmadığını bilmemiz gerekiyor. Buna karar verirken de kimsenin kimseyi kandırmasına gerek yok.
Durum çok açık ortada, ne 10 yılda 15 milyon genç yaratabilmişiz ne de bugün kullandığımız yüksek perdeli ve güçlü söylemin arkası dolu. Cemil Meriç’in dediği gibi “Bilmek kıyas etmektir. Kendimizi tanımadan başka ülkelerle nasıl karşılaştırabiliriz?” Bizim yapmamız gereken ne arkası dolmayan söylemlere sığınıp eylemsizliğimizi örtmeye çalışmak ne de yaptık diye kendimizi kandırmaktır.
Ahmet Telli’nin söylediği gibi söz ile eylemin yüzleşeceği olgu etiktir ve sanıyorum ki biz etik olmayan bir söylem-eylem pratiğini tercih etmeyecek kadar feraset ve derinlik sahibi bir yaşayış tarzını tarihe mal etmiş bir toplumun çocuklarıyız. Şimdi uçağımız düşürülmüş daha önce de 9 vatandaşımız öldürülmüştü, unutmayalım ki Cemil Meriç Üstadın söylediği gibi “şuur uçurumların önünde uyanır ve düşünce buhranların çocuğudur”.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder